- yemek yiyen
- diner
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
ayvayı yemek — argo kötü duruma düşmek, işi bozulmak Ortak bir kaderimiz var biz kadınların, sonunda ayvayı yiyen biz oluyoruz. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
saparta (veya sapartayı) yemek — azarlanmak, terslenmek Mebustan saparta yiyen bu adam kimdir? R. E. Ünaydın … Çağatay Osmanlı Sözlük
darbe yemek — 1) gücü sarsılmak Seniha nın kaçışı üzerine en müthiş darbeyi yiyen kalp, Celis in kalbi oldu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) kötü, olumsuz bir duruma maruz kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
başını yemek — 1) (birinin) yok olmasına sebep olmak Bütün kahramanlığına karşın sonunda başını yiyen de işte halkın bu küçük görüşü olur. H. Taner 2) (birinin) güç duruma düşmesine yol açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazlı — sf. 1) Boğazı olan Boğazlı testi. 2) Çok yemek yiyen, yemek isteği çok olan, iştahlı ... Mustafa da boğazlı adam. Can boğazdan gelir, diyor, yiyor. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazsız — sf. 1) Boğazı olmayan 2) Çok az yemek yiyen, iştahsız (kimse) Zaten pek boğazsız bir kızdı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
karnı geniş — sf. 1) Çok yemek yiyen, obur (kimse) 2) Vurdumduymaz, tasasız (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
obruk — sf., ğu, fiz., mat. 1) İçbükey 2) Çok yemek yiyen, çok iştahlı 3) is. İçinde su biriken çukur yer, doğal kuyu … Çağatay Osmanlı Sözlük
obur — sf. Gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse) Kendi derecesinde olmamakla beraber o da hatırı sayılan oburlardan. R. N. Güntekin Birleşik Sözler etobur … Çağatay Osmanlı Sözlük
fil gibi — 1) çok yemek yiyen (kimse) 2) çok şişman (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
lokmasını saymak — (birinin) sofrada yemek yiyen kimsenin ne kadar yediğine dikkat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük